Bir “Barış Cumhuriyeti Anayasası” yapılsa…

SITKI CANEY
Bir “Barış Cumhuriyeti Anayasası” yapılsa…
 
Bir “Barış Cumhuriyeti Anayasası” yapılsa…

Kısa ama öz, sık sık değiştirmeyi gerektirmeyecek,  teferruattan uzak ama geniş ufuklu yepyeni bir anayasa yapılsa…

Yüzyıllarca Darüsselam, Barış Yurdu olarak anılan bu güzel topraklar için, büyük adalet ve barış medeniyetinin mirasçısı bu büyük millet için bir “Barış Cumhuriyeti Anayasası” yapılsa…

Bu Anayasa;

“Türkiye Devleti bir Barış Cumhuriyetidir,  diye başlasa…

Barış Cumhuriyeti, Ay Yıldızlı Al Bayrağı ve İstiklal Marşıyla, yalnızca Hakk’a tapan milletin adalet tutkusunun, tam bağımsızlık ve özgürlüğünün en açık ifadesidir, dense…

Devlet; bağımsızlığın, özgürlüğün ve adaletin bekası, insanların huzur ve refahı için yalnızca millete hizmet etmenin birer aracı olan kurumlar bütünüdür.

Öyle olması gerektiği böylece artık anlaşılsa…

Ve yeni anayasa metni bu ruhla şöyle devam etse…

Yasama, yürütme ve yargı, birbirinden bağımsız ancak birbirini bütünleyen kurumlar olarak millete hizmet eder. Son söz her zaman milletindir.

Yasama yetkisi, milletin temsilcilerinden oluşan Millet Meclisi’nindir.  Millet meclisi üyelerini de Devlet Başkanını da millet seçer.

Millet meclisi üyeliği ve yürütme görevi aynı kişide birleşemez. Yürütme yetkisine sahip olanların yasama yetkisi olamaz.

Yargı yetkisi bağımsız mahkemelerindir. Hiçbir kurum veya kişi yargı denetimi dışında bırakılamaz.

Hak, hakkaniyet, adalet ve hukukun evrensel ilkeleri; dil, din, ırk ve cinsiyet farkı gözetmeksiniz her insan için geçerlidir.

Herkes kendi tercihi olan dili, dini, inancı ve kıyafetiyle her türlü zeminde kendisini ve düşüncelerini özgürce ifade eder.

Devlet, kişilerin inançlarına uygun yaşama biçimlerine müdahale etmez.

Herkesin eğitim ve öğrenim hakkı vardır.

Her türlü ayrımcılık ve işkence suçtur.

Faizin, kumarın ve angaryanın her türlüsü yasaktır.

Toplumsal dayanışma zorunludur ve ihtiyaçtan fazlasını ihtiyacı olanlar için infak etmek esastır. Bilen bilmeyene öğretir. Olan olmayana verir.  Güçlüler zayıflara kol kanat gerer. Herkes; aile, anne baba, çocuklar, kardeşler, akrabalar, komşular ve durumundan haberdar olduğu diğer insanlar için imkânlarını seferber eder.

Hiç kimsenin iddia ve savunma hakkı elinden alınamaz.

Milletin içinden yükselen hiçbir ses boğdurulamaz.

Hiçbir suç için hapis cezası verilemez. Cezaların belirlenmesinde suçluların ıslahı, mağduriyetlerin giderilmesi, kişiyi suça iten nedenlerin ortadan kaldırılması ve toplumsal barış esastır.

Kimsenin özel hayatına, aile hayatının gizliliğine ve yaşadığı konutuna müdahale edilemez.

Herkesin istediği yere yerleşme, özel mülk edinme, iş kurma, çalışma, seyahat etme, haberleşme özgürlüğü vardır.

Basın özgürdür, sansür edilemez.

Aile milletin temelidir. Aile yapısının daima özenle korunması şarttır.

İşçinin, emekçinin hakkı alın teri kurumadan tam olarak verilir.

Kamuda çalışanların aylıklarının belirlenmesinde eşit işe eşit ücret esastır.

Ekini ve nesli mahvetmek suçtur.

Genetiği bozulmuş gıdalar ve uyuşturucu maddelerle milletin geleceğinin yok edilmesine izin verilmez.

Herkesin sağlıklı beslenme ve temiz bir çevrede yaşama hakkı vardır.

Sosyal güvenlik herkesin hakkıdır ve bu sağlık, adalet, eğitim güvencelerini de kapsar.

Milletin medeniyet birikiminin, tarih doğa ve kültür varlıklarının korunmasıyla birlikte sanatın gelişmesi ve yaygınlaşması, sanatçının desteklenmesi şarttır.

Herkes kanunda gösterilen şartlarla seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakkına sahiptir. Hiçbir siyasi parti, bu hakkın kullanılmasını zorlaştıracak veya bazıları için imtiyaz haline getirecek bir yapılanma içerisinde olamaz. Hiçbir siyasi parti, dernek veya vakıf; mensuplarının suç sayılacak fiilleri yüzünden kapatılamaz, sadece o mensuplara yasak getirilir.

Herkes, istendiğinde mal bildiriminde bulunmak, kazancını ve mal varlığını ne şekilde edindiğini açıklamak zorundadır. Gayrimeşru ve haksız kazançlar, el konularak Beytülmale, Hazineye devredilir.

Vergi gelirden değil mal varlığı üzerinden alınır. İhtiyacından fazla mal varlığı olmayandan vergi alınmaz.

Vatan hizmeti, istiklalimizin ve mukaddesatımızın savunulması gayrimüslimler için değil sadece Müslimler için zorunludur.

Milletin ordusu Peygamber Ocağıdır ve her Müslim doğal olarak ölene kadar askerdir.

Ordu gibi Beytül Mal, Hazine de milletindir ve hiç kimse bu güçleri şahsi çıkarları için kullanamaz, bu kurumlara leke sürmeye kalkışamaz.

Kim yaparsa yapsın devletine ihanet ve milletine zulüm en büyük suçtur.

Milletin iktidarı; gücün değil hakkın, zulmün değil adaletin iktidarıdır.

Türkiye Barış Cumhuriyeti’nin bu yeni anayasası milletin onayından sonra yürürlüğe girer.

Bütün kanunlar bu anayasa uygun olarak yeniden düzenlenir.”

Evet, böyle bir “Barış Cumhuriyeti Anayasası” yapılsa, millet ve devlet olarak bismillah deyip yeniden tazelesek bu toprakların güzelliklerini…

Arınsak bütün kirlerimizden,  atsak bütün gereksiz fazlalıklarımızı, kurtulsak urlarımızdan, yıksak tüm tabuları… Ne güzel olur…

Sadece faizin yasaklanması ve hapishanelerin kaldırılması bile yepyeni bir dünyanın eşiğine getirir ülkemizi… Zira herkes çok iyi biliyor ki faiz de hapishaneler de vahşi kapitalist dünyanın, sömürgeci güçlerin en güçlü teminatları, en çok güvendikleri dayanakları…

Bir şimdiki Türkiye’yi, yüz binlerce kredi faizi mağdurunun olduğu, değişim sancıları içindeki Türkiye’yi düşünün. Bir de faizin olmadığı, emeğin alın terinin hakkının ödendiği, yetimin garibin hakkının yenmediği, kimsenin Beytülmal’den çalmadığı, çalarsa yanına kar kalmadığı Türkiye’yi düşünün.

Biliyorum bunun gerçekleşmesi oldukça zor görünüyor, faizi yasaklamak, hapishaneleri kaldırmak demek, büyük ve zorlu bir mücadeleyi göze almak demek belki de…

Ama düşünün, yine de bir düşünün…

Cuntacı çetelerin, peygamber ocağını kendi iktidar hırsları için babalarının malikânesi gibi görüp keyfince kullanmadığı, ihanetin ve zulmün en şiddetli şekilde cezalandırıldığı, başörtülü asker analarının nizamiye kapısında saygıyla karşılandığı, millete hizmetin en güzel şekilde ödüllendirildiği Türkiye’yi düşünün.

Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Boşnak’ıyla, Müslim’iyle, Gayrimüslim’iyle bu büyük milletin barış huzur ve refah içerisinde tek yürek olduğu Türkiye’yi düşünün.  Yepyeni bir dünyanın eşiğine gelen Türkiye’yi…

Evet, bir “Barış Cumhuriyeti Anayasası” yapılsa ve ey Büyük Milletim, seninle yeniden, yeni bir çağ açılsa…

 

24 Ocak 2010 / timeturk.com

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir