payımıza kötülük düştü
kırıldı birdenbire bütün sözcükler
acı bir akıntı başladı içimizde
dünya macera tuhaf insanlarla tanıştık
olan oldu çaresi yok
birdenbire yeni denizlere karıştık
nasıl şaşılmazdı olup bitene yıllarca nasıl
oturup ağlaştık boş şehirlerde
bölüştü bölüşülecek olanı çağdaşlarımız
evimiz boş saatler yanlış çocuklar yok artık
payımıza kötülük düştü
ah çingene bebek
seni artık kötülükler sevecek
delirecek kederim dudaklarında
düşünme artık yağmurlarıma sığınmayı
belki yağmurlar hiç gelmeyecek
dağılıvereceksin sen de zamana
şaşıracak sınıf arkadaşların
beni hala durmadan durmadan aramana
ah çingene bebek
yaptın yapacağını hayat ruhumdan öptü
öpüşünü sakladım seni aşklara böldüm
bölüştüm kendimde ve çoğaldım böylece
oysa ben kıyında ufacık bir gülüştüm
ve şimdi bunlarla karışarak bir halk şarkısına
aşarak anlamları
ağlamaya çalışıyorum
artık bir acının kenarında küçük bir kasabada yaşıyorum
bir ırmağın kenarında uçup gidiyor yaşamak
içimde bir çocukluk bir kuşku aklımda dağlar
yeni bir sevdiğim var adını bilmediğim
resmini yapıyorum uçup gidiyor yaşamak
tükeniyor gitgide sarı buğday başakları tükeniyor gökyüzü
çok sigara içiyorum bu günlerde çok düşünüyorum
unutuyorum
nasıldı sevdiğim kızların yüzü
bir acının kenarında uçup gidiyor yaşamak
şaşırıyorum çocukların gülümsemelerine bakıp
bir arkadaşı arayıp telefonda soruyorum
koca şehirde nasılsın artık nasıl ağlasak
soruyorum uçup gidiyor mu yaşamak
ah çingene bebek çıkıp gelir misin bir sabah erken
dünya öylesine hoş öylesine acı öylesine kalabalık
ne kalacak bilmiyorum bütün bu olup bitenlerden
uzaklığım da yok artık
pencereden yağmuru seyrettiğim günleri özlüyorum
neden duygulandırmıyor artık geceleri tren sesleri
aklımda çılgınlıklar kalkıp ırmağa iniyorum
karanlığa
kendini sunan dağa
ah çingene bebek seni sevdim biliyorum
biliyorum herşey aldatıcı
bu küçük kasabada
arasıra hatırlayarak allahı ve ölümü
çingene mahallesinden unutulmuşluklardan geçip
yaşamayı yeniden yorumluyorum
sahi beni özlemiş midir oğlum