Dil tutuk, kalem tutuk, gönül buruk

SITKI CANEY
Dil tutuk, kalem tutuk, gönül buruk
 
Günlerdir dilim tutuk, elim tutuk, kalemim tutuk.

Günlerdir yeni yazımı yazamıyorum.

Günlerdir Timeturk’teki köşemde aynı yazı duruyor: Sene ikibindokuz, mevsim sonbahar, başlıklı yazı ve bugün sonbaharın son günü.

Neyse ki sevgili Genel Yayın Yönetmenimiz de bunu fark etmiş olmalı ki yazıyı bugün yayından kaldırmış.

Düşünebiliyor musunuz o yazı yarın da yayında olsaydı, kış günü bir sonbahar yazısı, elbette çok garip olurdu.

Evet, günlerdir dilim tutuk, elim tutuk, kalemim tutuk ve günlerdir yeni yazımı yazamıyorum.

Ancak ne yapıp edip artık yazmak zorundayım sizin de anlayacağınız gibi sevgili okuyucular.

Aksi halde Timeturk’ün “maaşa zam, işe son” vermesi durumuyla da karşı karşıyayım.

Biliyorum,  oldukça kırık, dökük bir yazı olacak bu.

Çünkü hala dilim tutuk, elim tutuk, kalemim tutuk.

Çünkü yine hepimize zehir oldu bayram, yine özgürlüklerimize saldırıldı, yine zihinlerde küfür dolu izdiham.

Çünkü yine Gazze’ye bomba yağdırdı İsrail, yine Patani’de sessizce katledildi onlarca yiğit Müslüman adam.

Çünkü bunca olan bitene rağmen ne bir damla gözyaşı akıyor kimsenin ne de kimsede bir nebzecik gam.

Çünkü dolanırken dilden dile demokratik açılım söylenceleri; hala okullarda askeri kışla düzeni,  hala kamuda askeri intizam.

Çünkü üç yüz lira maaş ve üç yetimle evinde üşürken dul kadın soğuk kış geceleri; hala güya sosyal restorasyona devam, hala doğalgaza zam.

Çünkü hala babalar evlerine eli boş dönüyorlar her akşam.

Çünkü radyoda yine Barış Manço’nun sesi var:

“Sen gittin gideli içimde öyle bir sızı var ki yalnız sen anlarsın

Sen şimdi uzakta cennette meleklerle bizi düşler ağlarsın

Bugün bayram erken kalkın çocuklar

Giyelim en güzel giysileri

Elimizde taze kır çiçekleri

Üzmeyelim bugün annemizi

Sen yaz geceleri yıldızlar içinde ara sıra bize göz kırparsın

Sen soğuk günlerde kalbimi ısıtan en sıcak anımsın

Bugün bayram çabuk olun çocuklar

Annemiz bugün bizi bekler

Bayramlarda hüzünlenir melekler

Gönül alır bu güzel çiçekler”

Çünkü şimdi elimizde kır çiçeklerinin olamayacağı bir mevsim ve içimiz hüzün yağmurlarıyla sırılsıklam.

Çünkü ne bizler hep çocuk kalabildik, ne erken kalkabildik, ne çabuk olabildik ne de gerçekten oldu bayram.

Çünkü öyle büyük bir gafletle yaşadık ki, hiç fark etmeden hep nefsimize olduk ram.

Çünkü “ekini ve nesli mahvettiler”, helalin içine sızdı haram.

Yarın kış mevsiminin ilk günü, 2009 yılının son ayı,  yani acılarla geçen bir sene daha hemen hemen oldu tamam.

Dil tutuk, el tutuk, kalem tutuk ve gönül buruk yine…

Rabbim, ömrümüzün kalanını hayreyle…

 

30 Kasım 2009 / timeturk.com

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir