bütün dağların bütün rüzgarlarına açıkken göğsün
nedir seni böyle yakan
bu şiiri sonsuzun terkisine bırakan nedir
var mıdır bu çığlığın türkçesi kürtçesi
söyle nedir insanı çığrından ve bedeninden çıkaran
ey aşkın yeryüzündeki pençesi
ey şair
söyle
bu hal nedir
söyle nerdedir bir canın son yakarışları
ey bütün zamanların çıldırtan gözyaşları
şimdi bir tek damlanla yüreğimizde tufan
şimdi kıyam
şimdi aşk
başka ne varsa yalan
şimdi secdedeyiz
ey şair ey aşkın yeryüzündeki pençesi can
ey…
nasıl içinde uzanıyor böyle uçsuz bucaksız bir çöl
bu nasıl bir ateş böyle bütün harflerde durmadan artan
nasıl aynı anda yükseliyor içinde
uçsuz bucaksız binlerce deniz
nedir bütün gönülleri ayartan
ve acı ve zehir
nasıl bal oluyor her dem yüreğinde durmadan
ey şair
demek kendi ciğerinden çektin bunları
mürekkep yerine bunca kan
artık şiir bütün denizlere akan bir nehir gibi
bir sağnak
bir dalga
bütün kıyılara vuran
evet kıyam vakti
kalk ey ebuzeran