Orucun çağrısı

SITKI CANEY
Orucun çağrısı
 
Bu kez çok uğraştırdı beni, yazmak.

Ben gündemi yazıya çağırdıkça; oruç, gündemin dışına çağırdı beni.

Her defasında cümleler yarım kaldı, her defasında sözcükler anlamsız.

7 Eylül 2009 Adli Yıl Açılış Günü’ydü. Ben hukukun adaletin ülkemdeki halini yazıya çağırdıkça; oruç, büyük hesap gününe, ilahi adalete çağırdı beni.

Ben bugünlerdeki bazı iftar sofralarının ihtişamında unutulan yoksulluğumuzu yazıya çağırdıkça; oruç, bütün zamanların mazlumiyetine, kanaatine, şükrüne çağırdı beni.

Ben fani hayatın fani sıkıntılarını yazıya çağırdıkça; oruç, her nefsin mutlaka tadacağı ölüm gerçeğine, ölmeden ölebilmenin muhasebesine, ölümsüzlüğün sırrına çağırdı beni.

Evet, bu kez çok uğraştırdı beni, yazmak.

Bir yandan kendini, düşünmek ve yazmak zorunda hissetmenin o çıldırtıcı beyin ağrısı.

Bir yandan orucun an be an yinelenen, yinelendikçe insanın ruhunu, yüreğini kuşatan, giderek zamanı ve mekânı aşan o kutlu çağrısı.

Sonunda bu çağrıya teslim oldum ve beynimdeki ağrıdan da kurtuldum böylece.

Bütün yarım cümleleri ve anlamsız sözcükleri de art arda sildim bu gece.

Dedim artık yazı sussun, şiir konuşsun…

 

8 Eylül 2009 / timeturk.com

                             

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir