Bu Suriye'deki Müslüman için de geçerli Mısır'daki Müslüman için de. Ne zulüm ilk kez oluyor ne Müslüman ilk kez birbirine kırdırılıyor. Ama biz çabucak unutuyoruz geçmişi. Bize gösterilen günah keçilerine saldırarak kendi suçlarımızı, kendi köleliğimizi unuttuğumuz gibi.
Oysa kendimiz köleyken kendimiz özgür olamamışken bu yönde hiç bir çabamız yokken, zulmün mabedi bankalar ve hapishaneler hala güven duygumuzun vazgeçilmez dayanağı iken nasıl başka köleler için, mazlumlar için özgürlük ve adalet savaşı verebiliriz ki.
Suriye'de Mısır'da bundan sonra ne olur bilemem, kâhin değilim, kâhinlere de inanmam, kalpsizin analizine de. Müminin ferasetine ihtiyaç var ve müminler bilir ki, kimin ne hesabı olursa olsun Allah'ın da bir hesabı var ve Allah'ın hesabı bütün hesapları boşa çıkarır.
İşte feraset sahibi özgür müminlerdir şu ayetin muhatabı:
Size ne oluyor da: “Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lutfet” diyen MAZLUM çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz? (Nisâ, 75. Ayet)
Bu yolda savaşmak için Müslüman önce kendi köleliğinden kurtulmalı…
Bir köleye bu bir özgürlük savaşçısı denildiği ne zaman görülmüştür ki…
7 Eylül 2013 / prestijhaber.com