SITKI CANEY
Vurulduk yapayalnız Ceylan gibi
Hahoo!… Vey lımın… Oyy Hazalemın…
Oyy ez bımırım… Hazal… Oyy bikesamın
“Ah! Kürdistan, bomba yağar, kan yağar
Genç, Lice yas tutar, ah! Ceylan için
Burada bir kedi bin aslan boğar
Bu nasıl bir yağma, bu zulüm niçin
Yerden göğe paramparça can yağar
Hahoo!… Vey lımın… Oyy Hazalemın…
Oyy ez bımırım… Hazal… Oyy bikesamın…
Dönmez suya giden o ceylan kızlar
Paramparça şimdi aşkın Kürtçesi
Gökte paramparça bütün yıldızlar
Vurulmuş arkadan aşkın mertçesi
Vurulmuş art arda bütün yalnızlar”
Evet, yalnız kaldık diye oldu bunlar…
Kürtçe bilmeyenler için çevirebildiğim kadarıyla işin Türkçesi bu.
Vurulduk yapayalnız.
Vurulduk Ceylan gibi…
Herkes kendi kaderiyle baş başa kaldı diye oldu bunlar, vurulduk bir başına.
Vurulduk çaresiz.
Birbirimizi yalnız bıraktık diye, birbirimize iyice yabancılaştık, hatta kendi kendimize yabancılaştık diye oldu bunlar.
Vurulduk gurbet elde gibi…
Vurulduk kimsesiz.
Ne annemiz, ne babamız, ne ağabeyimiz, ne ablamız, ne komşumuz ne arkadaşımız, hiç kimse kimseye hiçbir şey söylemedi, herkes olacaklardan habersiz.
Vurulduk ecelsiz.
Nice siyasetçi, hep yalan hayallerle avuttu, aydınlık bir gelecek masalıyla uyuttu bizi.
Onları parmağında oynatanlarsa Kürt, Türk, Alevi, Sünni diye bölüp bölüp yuttu bizi.
Ne zaman hak aramaya kalktıysak, en ufak bir kımıldamamızda darbelerle susturulduk, gözaltında, zindanlarda, tecritlerde unutulduk.
İdam sehpalarında, hain pusularda, işkencelerde vurulduk.
Vurulduk sebepsiz.
Kürt diye vurulduk, Türk diye vurulduk, hem mezhebimizden, hem memleketimizden sorulduk.
Aslında ne Kürt olduğumuz için ne Türk olduğumuz için, yalnızca zulüm payidar olsun diye vurulduk.
Vurulduk sorgusuz, sualsiz.
Şair, mütefekkir yazarlarımız, sanatçılarımız fildişi kulelerinde sanat hünerlerini sonuna kadar sergilerken, hayattan hiç haber vermediler, yol göstermediler.
Yalnızlığımızı bile seslendirmediler.
Sessiz bir çığlık oldu hep ölümlerimiz.
Vurulduk hikâyesiz, şiirsiz.
Ne zaman yola çıktıysak, yoldan çıkardılar bizi, hem de her birimizi bir başka yöne savurarak.
Vurulduk paramparça olarak.
Vurulduk habersiz.
Faili meçhul oldu hep cinayetler…
Gücü yeten yetene, kim vurulmuş kime ne…
Soruşturmalar gizlendi, deliller de canımız gibi paramparça edilip yağmalandı, bazen cesetlerimiz tümüyle kaybedildi.
Medya suskun, sanatçılar suskun, savcılar suskun, halk suskun…
Vurulduk sessiz, sessiz.
Yüzyıllardır hep vurulduk yine de tükenmedik.
Binlerce öldük ama bitmedik.
Öyleyse artık yeniden kalkalım ayağa, yeniden başımız dimdik…
Son verip yalnızlığımıza Yunus olalım.
Yeniden birbirimizi bulalım.
“Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim, sevilelim
Dünya kimseye kalmaz”
Yeniden bir olalım.
Artık vurulmayalım…
Bir olalım ve vuralım kalbine, kalbine zulmün.
Gün bugün, gün bugün, gün bugün…
12 Ekim 2009 / timeturk.com